Medeni Kanunumuzun 599.maddesine göre mirasçılar, miras bırakanın ölümüyle birlikte mirası, kendiliğinden hiçbir işleme gerek olmaksızın kanunen bir kül halinde kazanırlar. Her ne kadar mirasçılar, miras bırakanın ölmesi ile mirası kendiliğinden kazanabilirlerse de, miras yoluyla kazandıkları malvarlığı veya haklar üzerinde tasarrufta bulunabilmeleri için mirasçı olduklarını ispatlamaları gerekmektedir. Bunun için mahkemeden resmi bir belge düzenlemesini talep ederler ki, buna uygulamada çoğunlukla veraset ilamı adı verilir.
Medeni Kanun’un 598.maddesine göre “Başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir”. Kanuni mirasçılar bu belgeyi, miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinden veya bulundukları yer sulh hukuk mahkemesinden veya noterden alabilirler. Mahkeme talep üzerine, nüfus idaresinden gelen belgelerle kimin hangi oranda mirasçı olacağını belirler ve talep sahibine verir. Bundan sonradır ki, talep sahibi veya sahipleri, mahkemenin hazırladığı resmi belgeyi ibraz ederek, mirasçı olduklarını ispat ederler ve söz konusu değerler üzerinde tasarrufta bulunabilir. Bahsi geçen belge Mk. 7.maddesi anlamında resmi belgedir, aksi ispat edilinceye kadar doğru sayılır ve mirasçılığa karine teşkil eder.
Medeni kanunun 598.maddesinin 2.fıkrası, vasiyet alacaklıların ve atanmış mirasçıların mirasçılık belgesinin alınmasını düzenlemiştir. Buna göre “ mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunan kimseye, sulh mahkemesince “veya noterlerce” atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilir.” Mirasçılık belgesinin geçersizliğini ileri sürme bir süreyle sınırlandırılmadığı gibi ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkı da saklıdır.